Hakkında

1983 yılında Gaziantep’te doğdum. 2 yaşımdan 5 yaşıma kadar Kahramanmaraş’ta yaşadım. Sonra tekrar Gaziantep’e geldim. Orada da ilkokul 2. sınıfa kadar kaldım. Ablamın üniversiteyi kazanmasıyla ailecek Konya’ya taşındık. Geri kalan eğitim hayatım üniversite sonuna kadar Konya’da geçti. Üniversiteden sonra Alanya’ya matematik öğretmeni olarak atandım.

20476253_326969147754966_3969483173889067381_n

2 yıllık bir Alanya macerasından sonra asker öğretmenlik için Adıyaman’ın Kahta ilçesine gittim. Bir yıllık rahat askerliğim sonunda evlendim ve Diyarbakır’ın Silvan ilçesine gittim. Yine bir yıl sonra Gaziantep’in Nizip ilçesine tayinim çıktı. Bu arada oğlum dünyaya geldi. Burada altı yıl kaldıktan sonra Bursa’ya tayin istedim. Şu an Bursa’da yaşıyorum.

En özet hayat hikayem bu. İnsan başka ne anlatabilir ki kendisiyle ilgili. O kadar yaşanmışlık, o kadar duygu, o kadar anı vardır ki, hangi birisini es geçmeli insan. Birini anlatsa biri yarım kalacak, diğerini anlatsa öbürü eksik olacaktır. Buna rağmen biraz daha bahsetmeye çalışacağım kendimden.

Yazmayı öğrenmeden önce resim çizen bir çocuktum. Çizgi film karakterlerini, kahramanları, gördüklerimi resmetmeye bayılırdım. Kendimi bildim bileli ellerimle bir şeyler yapmak hoşuma gider. Oyuncaklarımın büyük bir kısmını kendim yapardım. Kimi zaman heykel yontar, kimi zaman William Tell oku yapar, kimi zaman bozulmuş oyuncaklardan yeni bir oyuncak çıkarırdım ortaya. Sürekli bir tasarı ve üretim ekseninde bir çocukluğum oldu. Bu bana doyumsuz keyf veren bir şeydi. Diğer yandan çocukluk yıllarımdaki bir çok olumsuzluğun karakterimde bırakabileceği olumsuz etkiye paratoner oldu bu özelliğim. Resim yeteneğimin hep bir ayrıcalık kattığını düşünmüşümdür bana. Mesela ilkokuldaki öğretmenimin kızının resim ödevlerini ben yaptığım için çok rahat bir ilkokul hayatım olmuştu.

Başarılı bir ilkokul hayatından sonra ortaokula başladım. Her yıl derece girdiğim başarılı bir ortaokul hayatım oldu. Biraz utangaç, biraz çekingen, biraz inek bir öğrenciydim. Buna rağmen arkadaşlarım tarafından seviliyor, öğretmenlerim tarafından gelecek vadeden öğrenci olarak saygı görüyordum. Benim için kırılma noktalarından biri o zamana denk gelir.

Yazın dünyasıyla 9 yaşında tanışmıştım. Mahalledeki bir kız arkadaşıma bir şiir yazmıştım. Evdeki herkes okumuş beğenmişti. Hatta babam bir süre saklamıştı da. (Sonraları bulamadım.) Buna rağmen yazabildiğimi ortaokulda farkettim. Ortaokulda Türkçe öğretmenim verdiği kompozisyon ödevlerini okuttuğu bir gün ben de bir hikaye olan kompozisyonumu okumuştum. Öğretmenim hikayeyi çok beğenmiş ve benim yazdığıma şaşırmıştı. Adını ve konusunu bile çok ayrıntılı hatırlıyorum hikayenin. Başıboş gezen bir kar tanesinin bir evin penceresine konmasıyla, evin içinde olanlara şahit olmasını anlatan bir hikayeydi. Bundan sonra öğretmenim sürekli bana yazdıklarımı okutmuştu. Arkadaşlar arasında yazabilen birisi olarak anılır olmuştum.

Lise yıllarım daha çok okuduğum yıllardı. Ablamın eve aldığı Klasikler Dizisi’ni okuyup, yazma ve okuma damağımın temellerinin atıldığı yıllar. Okudukça yazmak istediğim kitaplardı hepsi. Adeta içimdeki yaranın kabuğunu kaldırmıştı her bir kitap. Dostoyevski’yle, Tolstoy’la, Victor Hugo’yla, Turgenyev’le, Gogol’la, Çehov’la, Jack London’la tanıştığımda sadece yaşamanın yetmeyeceğini daha iyi anlamıştım. Yaşamak ve yazmak gerekiyordu. Eğer yazmazsam içimdeki bir çok duygunun yiteceğini ve kendimi eksik hissedeceğimi anlamıştım. Diğer yandan sınav süreçlerinden fırsat buldukça ufak ufak da olsa okumaya devam ettim.

Üniversite yıllarımda ise yazma dönemim ciddi olarak başladı. Diğer yandan resim çizmeye de devam ettim. Yağlı boya resme başlamıştım. Durmadan kafamın bir yanında da onu pişirmeye çalışıyordum. Yine müzikle yani bağlamayla tanışmam da bu yıllara denk gelir. Ruh dünyamın o sanatsal köşesini üç saç ayağıyla dengelemiştim. Resim, yazmak, müzik… Sonraları yazmak dengeyi bozdu ve diğerleri onun tamamlayıcısı oldu.

Neyse üniversitede iki ciddi kitap çalışması yazdım. Dereceler aldığım edebiyat yarışmalarına katıldım. Özellikle şiir arşivimi en çok genişlettiğim yıllar oldu bu yıllar. Mesleğe atıldığımda ise daha ziyade üniversitedeki yazdıklarımı düzenleyerek ve bloglarda yazarak edebiyatla ilgime devam ettim. Yazmayı hayatımdan hiç çıkarmadım. Çıkarabilir miydim, bilmiyorum. Bazen çok yakınımdaydı, bazen biraz uzağımda ama hep oldu. Elimle yazmadığım zamanlar kafamla yazdım.

İşte bu da farklı bir hayat hikayesi. Bir başka zaman da diğer hayat hikayelerimi anlatırım.