Hemingway’in 1952 yılında yayınlanan son romanı olan İhtiyar Balıkçı ve Deniz hem Pulitzer Ödülü’nü hem de Nobel Edebiyat Ödülü’nü almasını sağlamıştır. Kitap Amerikalı yazar Hemingway’in de uzun yıllar yaşamını sürdürdüğü Küba’da geçmektedir. Kitap da Hemingway’in Küba’da olduğu yıllardı yazdığı bir roman. Hemingway için Küba oldukça özel bir ülke olmuş, burada gemisiyle balık avcılığı yapmış. Avladığı balıklarla ilgili arşivlerde bol bol resminin olmasını sağlamıştır.
Kitaba geçmeden önce Hemingway’den biraz bahsetmek istiyorum. Amerikan edebiyatının belki de en önemli ismi Hemingway’dir. Romanlarına kullandığı ve yazıldığı dönemde oldukça özgün olan cümle ve anlatım tarzıyla kendisinden sonraki birçok yazarı etkilemiş ve dünya edebiyatının öğretici edebiyatçılarından birisi olmuştur. Bazı edebiyatçılar “Kurucu Edebiyatçı“dır. Yani ortaya koydukları özgün tarzla kendilerinden sonra gelen edebiyatçıları da etkiler ve yeni bir edebi damar açarlar. Bu edebiyatçılar her zaman unutulmaz ve değerli edebiyatçılardır. Kafka, Dostoyevski, Tolstoy, Shakespeare, Cervantes böyle yazarlardır. Ki daha sayamadıklarım ve bilmediklerim de var muhakkak. Hemingway de belirttiğim gibi böyle yazarlardan biri. Dilindeki sadelik, akıcı ve kısa cümlelerle yakaladığı tempo, üzerinde işçilik yapıldığı belli olan düzgün cümleler Hemingway’in edebiyatının güçlü yanlarından biriydi. İlk “Silahlara Veda” kitabını okumuştum Hemingway’in sonrasında ise “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” ismindeki başyapıtını. Bu okuduğum 3. Kitabı. Diğer iki romanları kadar beni etkilememiş olsa da özellikle dil temizliği ve düzgün anlatımıyla bir klasik olduğunu yeterince hissettiriyor. Diğer okuduğum kitapları daha yoğun ve olay anlamında daha hareketli ayrıca bolca karakterin olduğu kitaplardı fakat bu kitapta neredeyse sadece iki karakter var ki birisi yan karakter olarak yer alıyor romanda.
Kitaba gelirsek, Kübalı balıkçı ihtiyar Santiago, 84 gündür balık tutamamış bu yüzden umutsuzluğa düşmüştür. Yanında çalışan çocuğun ailesi bile bu durumu uğursuzluk saymış ve çocuklarını onun yanına yollamaz olmuşlardır. Fakat ihtiyarın çocuğu sevdiği gibi çocuk da ihtiyarı sevmektedir ve sürekli ihtiyarın yanına giderek onu balık tutabileceği konusunda yüreklendirmeye çalışmaktadır. İşte romanı oluşturan iki karakter de bu kişilerdir: İhtiyar ve çocuk. Tabi bir de gizli roman kahramanı vardır ki ona sonra değineceğim. Çocuk romanda çok ayrıntılı olarak bahsedilmese de, biz onun oldukça fakir bir ailede ilgisiz büyüdüğünü ve daha küçük yaşına rağmen gemilerde balıkçılara yardım ederek para kazandığını anlıyoruz romanda. İhtiyar ise balıkçılığın en ince ayrıntılarına bile vakıf bu işte uzmanlaşmış, yalnız yaşayan sessiz sakin biridir. Santiago 85. Gün balığa çıktığında merlin balığı denilen bir büyük kılıç balığı olan bir balığı yakalar ve gizli kahraman burada devreye girer. Balık ihtiyarı teknesiyle birlikte sürükleyerek günlerce sürecek bir mücadeleye sürükler.
Kitapta Hemingway’in balık avcılığına merakından dolayı öğrendiği, deneyimlediği ve gözlemlediği şeyleri betimlemelerinde görürüz. Balıkçılık terimleri ve deniz bilgisi romanda hemen göze çarpmaktadır. Hemingway’in romanlarındaki tabiat sevgisine rağmen bir avcı olmasını pek bağdaştıramıyorum doğrusu. Sadece balık değil büyük hayvanları da avlamak için Afrika’ya gitmiş ve “Afrika’nın Yeşil Tepeleri” isimli kurgusal olmayan eserinden bu av maceralarından bahsetmiştir. Ayrıca boğa güreşlerine de oldukça düşkündür. Zaten içinde doğa sevgisi barındırdığını iddia eden kişilerin avcılık yapması anlayamadığım ve kimse kızmasın samimi bulmadığım şeylerdir. Beslenmek zorunluluğuyla veya geçim için avlananları bir nebze anlıyorum ama dediğim gibi keyif için, spor için, macera için bir canlıya kıymak bana pek doğa sevgisi gibi gelmiyor.
Kitap, özellikle ihtiyarın denizin ortasında yapayalnızken sürekli “flashback”ler yaşaması, geçmişini anımsaması ile derinleşir. Anlatım her ne kadar temiz ve duru olsa da kitapta beni öyküye tam olarak alamayan bir şeyler vardı diyebilirim. Ya ihtiyarı çok benimseyemedim ya da olayı. Hemingway’in okuduğum diğer romanları beni daha çok etkilemişti. Bu romanla Nobel almış olması muhakkak hayatı boyunca edebiyata yapmış olduğu katkının son damlasıydı. Hemingway’in bu ödülü fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Hem Amerikan edebiyatının hem de dünya edebiyatının önemli yazarlarından birisi olan Hemingway’in bu kısa romanını okumanızı tavsiye ederim. Özellikle sonralara doğru artan temposuyla kitabı karakterlere boğmadan da bir kurgu ortaya konulabileceğinin en güzel örneklerden biri bu roman. Birkaç filme de çekilmiş bu kitap. Youtube bu filmleri izleyebilirsiniz. Türkçe olanlarını bulamadım; İngilizce olarak izlemek isteyenler bakabilir. Ben bilgi yayınevinden okudum kitabı. Kapağı oldukça iddiasız olmakla beraber güzel bir çeviriydi. Bu kitap değerlendirmem burada bitiyor;
İyi okumalar dilerim…
Kitabın video olarak değerlendirmesini izlemek isterseniz;