GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI | MIHAIL BULGAKOV | KİTAP İNCELEMESİ

Mihail Bulgakov, “Köpek Kalbi” eseriyle tanıştığım ve beni oldukça etkileyen yazarlardan birisi oldu. Köpek kalbi eseriyle edebi dünyamda oldukça kalıcı bir yer bırakan yazarın okuduğum ikinci eseri “Genç Bir Doktorun Anıları” kitabı. Yeni mezun olmuş bir doktorun Rusya’nın zorlu coğraflarının birinde yaşadıklarından derlenen öykülerin yer aldığı bu eşsiz eser, yazarın 1916 yılında tıp fakültesinden mezun olduktan sonra 1917 yılında kitapta anlatılan atmosferdeki bir yere tayin olmasıyla paralel olarak öykülerde 1917 yılında başlar. Sonrasında bu yazılan dokuz öyküden sekizi 1925,1926 ve 1927 yıllarında “Tıp İşçisi” isimli dergide biri ise “Kızıl Görünüm” isimli dergide tefrika edilir. 

Dönem Çarlık Rejimi’nin yıkıldığı, Bolşevik ihtilalinin olduğu yıllardır. Bomgrad ismindeki doktorun bizdeki şark hizmeti gibi Kitapta, Rusya’nın ücra ve soğuk beldelerinden birinde kırsal bir hastanede görevlendirmesiyle onun başından geçen öyküleri okuruz. Doktor başından geçen ilginç öyküleri günlük gibi kaleme almıştır fakat öyküler bir bütünlük arz etmektedir. 

Kitapta üç farklı doktor yer alır. Yine bu doktorlar da Bombard gibi kırsal bölgede doktorluk yapan genç doktorlardır. Baş karakterimizin dışında bu doktorlarında çarpıcı öykülerini okuruz. Kitap Bulgakov’un kitabı yazdığı dönemleriyle oldukça benzerdir. O da 1916 yılında doktorluk diploması almış ve kitaptaki yere benzer bir yerde görevlendirilmiştir. Kitaptaki tıbbi terimlerin ve müdahalelerin gerçekçiliği bu öykülerin yaşanmış olduğu izlenimi vermektedir ki muhtemelen yazar gerçekten de bu öykülerdeki kurguların oluşmasını sağlayacak gerçek deneyimler yaşamıştır. Kitaptaki üç doktor da Bulgakov’un yaşamının değişik yüzleri gibidir. Yazar cephede görev yaptığı bir dönemde yaralanmış ve morfin alarak acılarını dindirmiştir. Bu durum bağımlılık halini almaya başlayınca kendi iradesiyle bırakabilmiştir. Morfin isimli öykü bu dönemlerin çıkarım ve farkındalıkları ile doludur. 

Doktor Bomgard, eğitimli bir insan gözüyle bu kırsal bölgedeki insanları adeta bir gözlemci gibi inceler. Hem acemi bir doktorun kaygıları, hem de bölge insanının cahillikleriyle mücadele eder ve insanüstü bir çaba içerisine girer. Kitapta oldukça önemli bir yer kaplayan kar imgesi yalnızlığı ve uzaklığı anlatıyor diye düşünüyorum. Hiç dinmeyen bir kar fırtınası var romanda. Kitap bile karakterimizin bu kar fırtınasında hastaneye gelmesiyle başlıyor. Hastanede çalışan bir memur ve iki ebe onu karşıladıklarında çok genç olmasına şaşıyor ve hastanenin önceki doktoruyla kıyaslıyorlar. Ülkemizde birçok doktorun yaşadığı bu durumu, insanı içine alan ve oldukça etkileyici bir üslupla dile getirir. Özellikle eğitim sistemlerini sorgulaması dikkat çekicidir. Ya da ben öğretmen olduğum için özellikle dikkat ettim. Teorik eğitimin pratik sahayla birleşmemesinin getirdiği zorluklar kitabın genelinde sıklıkla dile getiriliyor. Doktorumuz sürekli uygulamada gereken bilgilerin verilmemesinden dert yanarak, büyük kaygılar yaşıyor fakat üstesinden de geliyor. 

Bulgakov’un Köpek Kalbi’ndeki grotesk üslubu burada yok diyebilirim. Morfin öyküsünde yer yer bunu seziyorsunuz ama gençlik eseri olan bu kitap, Bulgakov’un başlarda realist veya naturalist bir havayla yazmaya başladığını gösteriyor. Sonrasındaki Şeytani, Köpek Kalbi, Usta ve Margarita gibi eserlerinde bu grotesk üslubun hakim olduğunu Kafkavari bir mizah anlayışının eserlerine yansıdığını görüyoruz. Bulgakov, hep sansürlerle boğuşmuş, doktorluğu bırakarak kendisini tamamen adadığı yazarlığını engellemeye çalışanlarla mücadele etmiş bir yazar. Stalin döneminde eserleri yasaklanmış ve ülkeyi terk etmesi bile yasaklanarak özgürce yazma isteğine set vurulmaya çalışılmıştır. Fakat tarihin adaleti burada bir kez daha kendini gösterir. Stalin bugün sadece tarih kitaplarında yer alırken ve fikirleri unutulmuşken, Bulgakov’un susturulmaya çalışılan sesi mesafeler ötesinde yankılanmaktadır. Tarihi siyasiler değil, yazarlar yazar. Filozofları da yazar olarak değerlendiriyorum burada. 

Rus edebiyatının farklı seslerinden birisi olan Bulgakov her geçen gün daha da ünleniyor ve daha geniş okur kitlesine kavuşuyor. Maalesef ne döneminde ne de günümüzde hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Sade, akıcı ve etkileyici üslubu ile okurunu hemen sarıveren ve diğer kitaplarını araştırmanıza iten canlı bir yazar Bulgakov. 

Bu kitaptan uyarlanan ve 2012 yılında bir mini dizi formatında televizyonda yer alan bir dizi de var. Dizisini de kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Kitap kısmen sadık kalmasına rağmen kitaptan sonra izlemesi oldukça keyifliydi. Kitaptaki öykülerden en sarsızı olanı tabiki Morfin diye düşünüyorum. Dizide bu konu çok güzel işlenmiş diyebilirim.

Genç Bir Doktorun Anıları kitabını okumanızı tavsiye ediyorum. Hem bir mesleğe yeni başlayan birisinin duygularını; yalnızlığı, bağımlılığı ve yabancılığı anlamak için…

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s